Sanal Oyunların Çocuklar Üzerine Etkisi



Günümüz teknolojisinin harika ürünlerinden biri olan ve hemen hemen hayatın her alanında kullanılan bilgisayar; bilgi, bilgi birikimi ve bilgiyi kullanma açısından son derece yararlı bir araçtır.
Küçük-büyük, evinde bilgisayar olan-olmayan her çocuk, bilgisayarda oyun oynamayı çok seviyor. Bir çok çocuk, arkadaşlarıyla oyun oynamak ya da kitap okumak yerine bilgisayarda (VCD oyunları, atari, gameboy da dahil) oyun oynamayı tercih ediyor. Bilgisayarı olanlar eve kapanıyor, saatlerce bilgisayar başında kalıyor; olmayanlar ise atari salonlarını, internet cafeleri dolduruyor.
Uzmanlar ise; bilinçsiz bilgisayar kullanımının başta beden ve ruh sağlığı ilgili sorunlar olmak üzere son derece ciddi olumsuzluklara neden olduğunu dile getirmektedirler.
Zamanının çoğunu, bilinçsiz bir şekilde bilgisayar (VCD oyunları, atari, gameboy da dâhil) başında geçiren çocukların uğrayabileceği zararların başlıcaları şunlardır.
Zihinsel ve bedensel yorgunluk.
Zekâda durgunluk ve zayıflık.
Hayal gücünün zayıflaması.
Kendisine zarar verebilecek hayaller ve düşüncelere yönelme.
Dikkat dağınıklığı.
Göz sağlığının bozulması.
Sürekli baş ağrıları.
Sosyal ortamlardan uzaklaşma.
Bakışlarda ve yüzde donukluk.
Hareketsizlikten dolayı eklemlerde ve boyunda kireçlenme.
Boyun, sırt ve kollarda ağrı.
Kas rahatsızlıkları.
Beden gelişiminde (kas, iskelet) olumsuzluklar.
Derslerin ve ödevlerin ihmal edilmesi.
Okul başarısının düşmesi.
Çevresiyle iletişim kurma güçlüğü.
Zaman kaybı.
Bedenin hareketliliğini kaybederek hantallaşması.
Parmaklarda anormallikler.
Ayaklarda düztabanlık.
Hareketsizlikten dolayı kalpte yavaşlama.
Ruhsal gerginlik.
Duygusal bozukluklar.
Şiddet ve ihtiras duygusunun artması.
Saldırganlık.
Uyku bozukluğu.
Paylaşma duygusunun azalması.
Akciğerlerde solunum zayıflığı.
Vücut direncinde zayıflık.
İştahsızlık ve düzensiz yemek yeme alışkanlığı.
Bilgisayar bağımlılığı.
Bazı bilgisayar oyunları sayesinde kumara özenme.
Kolay para kazanma duygusu.
Daha çok para harcama hırsı, buna bağlı olarak hırsızlık.
Ayrıca bilgisayarda oyun oynamak için okuldan ve evden kaçarak internet cafelere ve atari salonlarına gitmek de bilinçsiz bilgisayar kullanımının yol açtığı olumsuzluklardandır.¹
SANAL ŞİDDET OYUNLARI
Son yıllarda çocuk katiller anne babaların yüreğini ağzına getirmeye devam ediyor. Kimse kendi çocuğuna böyle bir ihtimal vermese de dengesi bozuk bir çocuğun kurbanı olma korkusunu hiç yenememekte. Sokaklar eskisi kadar güvenli değil; maalesef okullar da tam bir güven ortamı oluşturmuyor.
Okullarda işlenen cinayetler, kavgalar; anne babaları tedirgin ediyor.
Şiddet, gün geçtikçe bir kanser gibi çocukların arasında büyük bir hızla yayılıyor. Uzmanlar çocukları şiddet içerikli oyunlardan uzak tutmaya çalışsa da şiddet içerikli filmlerle mücadele edilse de sanal dünya, çocukların ruhlarını kirletmeye ara vermeden devam ediyor.
Hatırlarsınız; Almanya’da bir lisede meydana gelen bir “katliam” tüm dünyayı dehşete düşürmüştü. Albertville Lisesi eski öğrencilerinden 17 yaşındaki Tim Kretschmer mezun olduğu okula, elinde pompalı bir tüfekle gelmiş ve rasgele açtığı ateş sonucunda on beş lise öğrencisini katletmişti.
Alman kamuoyu, senede birkaç defa rastladığı ufak tefek(!) “şiddet” ve “cinnet” haberlerini-modern ve yoğun gündelik yaşamın da verdiği” duygu yoksunluğu” ile-magazin sayfalarında göz ucuyla okumaya alışmışken ilk defa böylesi böyle büyük bir trajediyi dünya manşetlerinden okumanın şaşkınlığını yaşıyor. Aslında yaşanan şaşkınlığın asıl nedeni, ölen öğrencilerin çok olmasından değil; katliamı yapan gencin, olayın hemen ardından polis sirenleri eşliğinde, “heyecanlı” kovalamacayla kaçması ve yakalanacağını anladığında da “onurlu (!) bir terörist” olarak kendi silahı ile intihar etmesiydi.
İşte işin bu “püf noktası”, konunun uzmanlarının dikkatinden kaçmadığı gibi, Alman halkını da şaşkına çeviren ayrıntıyı oluşturdu. Çünkü bu ayrıntı, Almanların yakından tanıdığı ve çok sevdiği “yarı gerçek” bir internet oyununun “tam gerçek” gösterimi gibiydi.
Olayın yaşandığı günün ertesinde yapılan açıklamalar, nefeslerini kesmiş, ayrıntılı haber bekleyen uzmanların ve Alman kamuoyunun korktuğu gerçeği doğrular nitelikteydi. Basına yansıyan ilk haberlerde, katliamın perde arkasında “yüksek sanal teknoloji oyunları” arasında yer alan en popüler oyun “Counter Strike” ismiyle anılmaya başlandı.
Uzmanlar, “Herkesi öldür ve Geri dön” olarak da tanınan bu oyun (ve türevlerinin) çocuğu bir “şiddet” ve “ölüm makinesine” dönüştürdüğünü ve bu oyun türünün yasaklanması gerektiğini defalarca ilan etmişler; ancak Alman kamuoyu bu ikazları çok da ciddiye almamıştı. Zira kimse, kendi masum çocuğunun bir internet oyunu ile suç makinesine dönüşebileceğine ihtimal veremiyordu. Nitekim bu olayı gerçekleştiren Tim’i tarif edenler de aynı cümleleri kullanıyordu:
“Tim çalışkan, sakin ve masum bir çocuktu.”
Belki de uzmanların ısrarla üzerinde durduğu cümle de buydu:
“İnternete emanet ettiğiniz çocuklarınızın, çok sakin ve masum olmasına aldanmayın. Kendi odasına bir kuzu sessizliğinde giren çocuklarınızın, “hepinizi öldüreceğim, türevi oyunlarla birer “şiddet makinesine” dönüşme ihtimali var!”
Albertville Lisesi katliamında Almanların şaşkınlığı, işte bu ikazların gerçeğe dönüşmesinin bir sonucuydu. Sanal teknolojinin en keyif verici özellikleriyle donatılmış olan “Hepinizi öldüreceğim” türevi oyunların pençesine düşen bir kişi-ister genç olsun ister yaşlı- bu pencereden kolay kolay kurtulamıyor. Çünkü oyun, çok ciddi bir “psikolojik altyapı” ile hazırlanmış olduğu için oyunu oynayan oyuncular, bir süre sonra “psikolojik bağımlı” hale geliyor. Zira oyuncular, oyundaki diğer “terörist” arkadaşları ile bir “sanal sorumluluk” paylaşıyor.
Kısaca oyundan bahsetmek gerekirse oyun, canlı olarak ve dünyanın her yanından katılımcıların bulunduğu bir ortak zemin üzerinde oynanıyor. Oyuna bağlanan her bir oyuncu önce kendine bir kimlik (kişilik) belirliyor.
Oyuncu, seçtiği bu kişilikle, ya “terörist” olarak ya da teröristlerle mücadele eden “kontr-terörist” gibi oyuna dâhil oluyor. Oyunda, kendini terörist olarak tanımlayan oyuncu, elindeki silahla terör eylemleri düzenliyor ve “herkesi öldürmek” üzere bir yaşama kendini şartlandırıyor. Ancak bu tür oyunların CD üzerinden veya “offline” olarak oynanan diğer oyunlardan en büyük farkı; o sırada dünyanın başka bir bölgesinde oyuna bağlı bulunan ekip arkadaşı ile iletişim içinde olunması ve diğer terörist arkadaşlarla ortak sorumluluk paylaşımıyla hareket edilmesidir.
Oyun, her ne kadar “sanal” bir oyun gibi olsa da oyuncular gerçekleştirecekleri terör eylemlerinde birbirleriyle “gerçek” iletişim halinde oldukları ve birbirlerine karşı ciddi bir sorumluluk taşıdıkları için bu tür oyunlara “ yarı gerçek yaşamlı oyunlar” deniliyor.
Oyuna internet vasıtasıyla bağlanan kişiler, bir süre sonra çok yakın dostluklar kuruyorlar. Kurdukları dostlukları, “terör eylemleri” ile daha da pekiştiriyorlar. Başarılı geçen her bir terörist eylem, grup dayanışmasını ve oyuncular arasındaki bağı daha da arttırıyor.
İşte risk de burada başlıyor. Bu oyunu oynayan oyuncular, bir yandan karşı taraftaki canlı bir kişiyle terörist eylemler planlamaya çalışırken bir yandan da sanki gerçek dünyada planladıkları terörist eylemlerin provasını sanal ortamda gerçekleştiriyorlar.
Bu hali ile değerlendirildiğinde görüyoruz ki duygu dünyası çok hassas olan, içe kapanık ve sakin çocuklar, karşı taraftaki terörist arkadaşının da telkinleriyle tam bir “kurt adama” dönüşme riskini taşıyor.
Evet, belki bugüne kadar Türkiye, böylesi bir katliamı hiç yaşamadı. Ama şu an internet cafelerin kuytu köşelerine gömülmüş veya kendi odasına hapsolmuş on binlerce masum çocuğun sanal terörist arkadaşıyla birlikte insan öldürmenin keyfini yaşadığından emin olabilirsiniz. Almanya’da yaşanan bu trajik olayın Türkiye’de yaşanmaması için ya ulusal düzeyde çok ciddi bir bilgilendirici kampanya başlatılmalı ya da sanal teknoloji kendi içinde “etik” kurallar belirleyene kadar bu tür “online” şiddet oyunlarına erişimi engellenmelidir.
BİLGİSAYARIN ÇOCUĞUNUZ ÜZERİNDEKİ OLUMSUZ ETKİSİNİ NASIL ENGELLEYEBİLİRSİNİZ?
Ekonomik durumunuz uygunsa evinize bir bilgisayar alın. Böylece çocuğunuzun bilgisayar oynamak için sürekli olarak arkadaşına gitmesini, ya da atari salonlarına ve internet cafelere gitmek için evden kaçmasını engellemiş olursunuz.
Özellikle okula giderken, hafta içinde çocuğunuzun bilgisayar oynamasına izin vermeyin. Bunu “yasakladım” anlayışı ile değil, nedenini açıklayarak yapın.
Çocuğunuzun bilgisayar başında geçireceği zamanın yarım saatten fazla olmamasına dikkat ediniz.
Çocuğunuza küçük yaşlardan itibaren planlı çalışma alışkanlığı kazandırın. Bilgisayar başında geçireceği süreyi çocuğunuzun görüşünü de alarak birlikte belirleyin ve belirlediğiniz süreyi aşmaması konusunda kararlı olun.
Derslerine çalışmadan, ödevlerini yapmadan bilgisayar başına geçmemesi gerektiği konusunda kararlı olun.
Bilgisayarda oyun oynamayı ya da uzun süre bilgisayar başında kalmayı (yapması gereken bir görevi yerine getirmesi için) ödül olarak kullanmayın.
Çocuğunuzun bilgisayarın etkisinde çok fazla kalmaması için, küçük yaşlardan itibaren kitap sevgisi, okuma zevki ve alışkanlığı kazandırın.
Çocuğunuzun bilgisayar dışında oyunlar oynaması, vakit geçirmesi için alternatifler sunun. Çocuğunuzla birlikte zaman geçirmeyi ihmal etmeyin.
Bilgisayarın bulunduğu masanın ve çocuğun oturduğu sandalyenin, beden yapısına zarar vermeyecek nitelikte olmasına dikkat edin.
Çocuğunuzun bilgisayar ekranına olan göz mesafesinin, göz sağlığına zarar vermeyecek şekilde olmasına özen gösterin.
Çocuğunuzu bilinçsiz bilgisayar kullanımının zararlarından mutlaka haberdar edin.
Zararlı sitelere girmemesi ve bunu alışkanlık haline getirmemesi için çocuğunuzun yalnız başına internet kullanmasına izin vermeyin. Buna dikkat etmezseniz maddî ve manevî zararlara uğrayabilirsiniz. ¹
Referanslar:
1- MUSTAFA USLU ( MUTLU VE BAŞARILI ÇOCUK YETİŞTİRMEK İÇİN ANNE BABA EĞİTİMİ )
2- ADEM GÜNEŞ (ÇOCUK TERBİYESİNDE DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR)