Gelişimle İlgili Temel Kavramlar
Bedenin boy ve ağırlık yönünden artışı, organların belli bir düzeye gelinceye kadar geçirdikleri biçim, hacim ve ağırlıkla ilgili değişimleri kapsar. Büyüme bedende gerçekleşen sayısal değişikliktir. Kilo ve boy artışı gibi. Büyüme; boyca, ağırlıkça, kemiklerde büyüme, kaslarda büyüme, beden oranı ve biçiminin değişimi şeklinde gerçekleşir
. Çocuk sadece fiziksel olarak büyümekle kalmaz, aynı zamanda iç organlarının yapı ve büyüklüğünde de değişimler olur. Büyüme gelişimin her yönüyle ilgilidir. Vücudun bütün organlarında bazen hızlı bazen de yavaş artışlar olur.
Büyüme gelişimin her yönüyle ilgilidir
Büyümenin en hızlı olduğu dönemler intrauterin yaşam, doğumdan sonraki ilk yıl ve ergenlik yıllarıdır. Büyümenin sabit ve kısmen yavaş seyrettiği dönemler ise 3 – 4 yaş, 9 – 10 yaş aralığıdır.
Büyüme ve Gelişim ile ilgili önemli noktalar
Hareketli çocuklar daha zayıftır. Ortalama olarak erkek bebekler, kızlara göre tüm beden oranları bakımından biraz daha büyüktürler.
Kızlar ve erkekler benzer büyüme modeline sahiptir. Kol ve bacaklar gövdeden daha önce büyürler. Egzersizin, kemiğin uzaması ve genişliğinin artması üzerinde etkisi olduğu ileri sürülmektedir.
Hastalıklar, başlangıç zamanı, şiddeti ve süresine bağlı olarak büyümeyi olumsuz yönde etkiler.
Kutup bölgelerinde doğan ve yetişen çocuklar, daha yuvarlak hatlara sahiptirler ve daha yavaş büyürler. 8. yaşta erkek çocuklarının ortalama boy uzunluğu, kızlardan 1 cm kadar daha uzundur. Günümüz çocukları 100 yıl öncesine göre daha uzun, daha ağır ve daha olgundurlar.
Boyda uzama ilkbahar aylarında hızlanır, ağırlık artışı sonbaharda görülür. Doğumdan itibaren incelendiğinde başın en hızlı gelişen organ olduğu gözlenir. Bedence büyümenin hızı, sosya – ekonomik koşullara, ve beslenmeye büyük ölçüde bağlıdır.
Gelişim
Gelişim, vücut organlarının görevlerini yapabilecek şekilde faklılaşması ve organlar arasında iş birliğinin kurulmasıdır. Gelişim, insanın beden yapısının, duygusal ve zihinsel özellikler bakımından düzenli bir biçimde değişmesi ve istenen görevleri yapabilecek bir duruma gelmesidir. Gelişimde sürekli yeni davranışlar edinme ve bu davranışları daha önce edindiği davranışlar ile bütünleştirme süreci devam eder. Bedensel, duygusal ve zihinsel özellikler birbiriyle ilişkili olarak bütünlük göstererek değişir. Gelişim, daha kapsamlı ve genel bir terimdir. Canlı varlığın bütün yaşamı boyunca geçirdiği bütün değişiklikleri kapsar. Davranış bilimlerinde gelişme, bireyin algılama, hissetme ve hareket kapasitelerinin koordinasyonundaki ilerlemedir. Bu ilerlemede biyolojik açıdan büyüme ve olgunlaşma önemli kavramlardır. Öğrenme ve hazır olmada gelişim kavramlarının sınırları içinde yer alır.
İnsan gelişiminin biyolojik açıdan amacı, tüm canlılarda olduğu gibi birey olarak kendi yaşamını ve tür olarak da kendi soyunu sürdürmektir.Ruhsal açıdan ise insan benliğini bulmaya, çevreye uyum sağlamaya ve kişiliğini geliştirmeye çalışarak mutlu olmayı amaçlar.
Bu amaçlar için insan bedensel, devinsel, bilişsel, duygusal cinsel, toplumsal, törel yönden kendini geliştirme çabasına girer. Gelişim büyüme ile karıştırılmaması gereken bir kavramdır. Büyüme daha çok fiziksel özellikler için kullanılırken, gelişim fiziksel özelliklerin de yanı sıra diğer ( psikolojik) özellikleri de kapsayacak şekilde kullanılır. Örneğin; kişilerin vücutları büyür, zihinleri gelişir; ama büyümez. Gelişim, büyüme, olgunlaşma ve öğrenmenin sonucunda gerçekleşir.
Gelişim kavramı, genellikle olgunlaşma kavramı ile karıştırılarak kullanılabilir. İnsanlar olgunlaştıkça geliştiklerini düşündükleri için olsa gerek iki kavramı birbirinden çok fazla ayırt edemezler. Olgunlaşma kişinin doğuştan getirdiği potansiyelin zaman içinde ortaya çıkmasını ifade eder. Bu anlamda kişinin herhangi bir çaba göstermesine gerek yoktur. O kendiliğinden meydana gelen bir süreçtir. Bir meyvenin olgunlaşması için meyvenin çaba göstermesine gerek yoktur. Kişinin olgunlaşması da benzer bir şekilde zamanla meydana gelir. Gelişme ise biraz daha farklı bir olayı ifade eder.
Gelişim olgunlaşmayı da içerir. Doğumdan ölüme kadar kişinin geçirmiş olduğu değişiklikleri anlatır. Başka bir ifadeyle her olgunlaşma gelişimdir; ama her gelişim olgunlaşma değildir. Hatta gelişim için bireyin çabasına gerek duyulur.
Gelişim başka bir açıdan gerileme ve duraklama kavramları ile de karşılaştırılabilir. Bir değişiklik, önceki duruma göre üç durumu ifade edebilir. Eğer daha kötü bir duruma geçişi gösteriyor ise aynı düzeydeki başka bir duruma geçişi, değişikliğin olmadığını ifade ediyorsa duraklama, daha iyi bir duruma geçişi ifade ediyorsa gelişme olarak nitelenir. Bu açıdan bakıldığında gelişim kavramı kendi içinde bir değer ölçüsü barındırır. İyi bir değer yargısıdır. Bu anlamda gelişim bizim iyi olarak gördüğümüz bir duruma geçişi ifade eder.
Gelişim ile ilgili olarak ele alınması gereken diğer bir özellik de gelişimin tek yönlü bir süreç oluşudur. Aksi halde gerileme olur. Bazı olağanüstü kaza durumlarında normal dışı bir şekilde böyle bir olgudan söz edilebilir. Normal yollar ile böyle bir durum meydana gelmez. Kazanılan özellikler gelişim içinde aşılabilir, değiştirilebilir, kaldırılabilir.Gelişim tek yönlü bir süreçtir
Olgunlaşma
Olgulaşma, bireyin bir işi yapabilecek düzeye ulaşmasıdır. Kalıtım ve çevre koşullarının etkileşimi sonucu bireyin belirgin olgunluk düzeylerine ulaşmasını sağlayan biyolojik değişimdir. Olgunlaşma, kişinin doğuştan getirdiği potansiyelin zaman içinde ortaya çıkmasını ifade eder. Bu anlamda kişinin herhangi bir çaba göstermesine gerek yoktur. Olgunlaşma kendiliğinden meydana gelen bir süreçtir, bir organın görevini yapabilecek düzeye ulaşması için geçirdiği biyoloji değişmelerdir. Bu tür değişmeler öğretme eyleminin etkisi yoktur. Çocuğun biberonunu tutabilmesi, emeklemesi, yürümesi,yazı yazmayı öğrenmesi gibi gelişim görevleri, bu görevleri yapacak organların kendi kendilerine dışarıdan bir etki olmadan gelişmesine bağlıdır.
Çocukların belli bir olgunlaşma biçim ve hızı vardır. Dışarıdan etkiler ile bu gelişmeyi hızlandıramayız. Bu nedenle çocuk bazı gelişim görevlerini beklenen yaşlarda yapamıyorsa zorlanmamalı beklenmelidir Örneğin; çocuk yürüyebilmek için yürümenin gerektirdiği biyolojik olgunluğa erişmemiş ise zorlansa da yürüyemez. Birey öğrenmeden de belli olgunlaşma düzeyine ulaşabilir. Bir çocuk, yürüme olgunluğuna erişmedikçe yürüyemez, konuşma olgunluğuna ulaşmadıkça konuşamaz. Bunun gibi gözleri, sinirleri, elleri ve benzerleri yönünden okumanın gerektirdiği olgunluk düzeyine erişememiş bir çocuk da okuyamaz. Küçük bir çocuğun eli ve parmakları top tutmayı öğrenecek kadar olgulaşmış olduğu halde; kalem tutmak için olgulaşmamış olabilir. Bu nedenle hazır olmada hem olgunlaşma hem de öğrenmenin önemli rolü vardır.
Öğrenme
Öğrenme, tekrar ya da yaşantı yoluyla organizmanın davranışlarında meydana gelen oldukça kalıcı/sürekli değişikliklerdir. İnsanları diğer canlılarda ayıran en önemli özelliklerden biri öğrenme kapasitelerinin oluşudur. Biyolojik bir varlık olarak dünyaya gelen insan, kısa sürede pek çok yeni davranış öğrenir. Önce çevresine gülücükler dağıtır. Yürümeye konuşmaya başlar. Daha sonraları giyinmeyi, arkadaşları ile oynamayı, okumayı yazmayı öğrenir.Bireyin yaptığı davranışların büyük bir çoğunluğu öğrenme ürünüdür. Belli bir dili konuşmak, alışkanlıklar ve tutumlar kazanmak, belirli kişilik özelliklerini oluşturmak,dünyayı algılamada farklı yaklaşımlar geliştirmek hep öğrenme yoluyla olur.
Bir davranışın öğrenme olup olmadığı aşağıdaki sorular ile anlaşılabilir.
Tekrar veya yaşantı yoluyla mı olmuştur?
Davranışta değişiklik meydana gelmiş midir?
Değişiklik oldukça kalıcı mıdır?
Bu sorulardan herhangi birisine hayır cevabı veriliyor ise, o davranış öğrenme değildir. Özellikle tekrar ya da yaşantı yoluyla edinilmeyen davranış değişikliklerine birtakım psikolojik rahatsızlıklar ve tikler verilebilir. Bu durumlarda davranış değişikliği meydana gelir ve oldukça kalıcıdır; ancak öğrenme olarak nitelendirilemezler. Davranış değişikliği kalıcı olmadığı zaman yine öğrenme olarak nitelendirilemez. Yolda giderken düşen birinin, düşme davranışı öğrenme olarak nitelendirilemez. Bu durumda davranış değişikliği vardır; ama kalıcı olmadığı için öğrenme denemez.
Hazır Bulunuşluk
Hazır bulunuşluk, olgunlaşmadan daha geniş ve kapsamlı bir kavramdır. Hazır olma olgunlaşma ve öğrenmenin etkileşiminin bir ürünüdür. Hazır olma konusunda en önemli güçlük bu konuda kullanılan gelişme, büyüme ve olgunlaşma gibi değişmelere verilen farklı anlamlardan doğmaktadır. Bilim adamlarına göre hazır olma, olgunlaşmanın bir işlevidir.
Olgunlaşma zaman içinde kendiliğinden oluşur. Bu görüşe göre öğrenmeler için zorunlu bir olgunlaşma düzeyi vardır. Dıştan etkiler ile bu düzeye ulaşılamaz. Hazır bulunuşluk,olgunlaşma ve öğrenme sonucu kişinin belli davranışları yapabilecek düzeye gelmesidir.
Bireyin bir işi yapabilmesi için gereken olgunlaşmaya erişmesinin gerekliliği yanında bu işiçin gereken ön bilgi, beceri ve tutumu da kazanmış olması gerekir. Hazır bulunuşluk,böylece hem olgunlaşma kavramını hem de bir işi için gerekli ön yeterliği kapsamaktadır.
Eğitim
Eğitim insanlığın doğuşundan beri daima olan, günümüzde de uygarlık düzeyi ne olursa olsun her toplumda devam eden bir süreçtir. Eğitim, bireyin bireyselleşmesini sağlamaya çalışır. Eğitim çabalarının genel amacı, yetişmekte olan çocukların ve gençlerin topluma sağlıklı ve verimli bir şekilde uyum sağlamalarına yardım etmektir. Uygar toplumların sosyal yaşamlarını sürdürebilmeleri için çeşitli kurumlar geliştirilmiştir. Eğitimin kurumsallaşması için de okullar kurulmuştur. Ancak eğitimi okullar ile sınırlamak doğru olmaz. Eğitim bireyin bütün yaşamı boyunca sürmekte, okul dışında ve içinde yaşam boyunca edindiği tecrübelerin bütününü kapsamaktadır.
Çocuğun gelişimini bilmek, anlamak onun eğitimi için gerekli ortamın hazırlanmasında taban oluşturur. Eğitim programları bireyin gelişim özelliklerine uygun biçimde, onun belli öğrenmeleri gerçekleştirmeye hazır olmaları dikkate alınarak yapılır.
Çocuğun Gelişiminin Özelliklerini Bilmenin Faydaları
Ebeveyn ve eğitimcilerin çocuklardan beklentilerinin gerçekçi düzeyde olmasını sağlar. 2 yaşındaki çocuktan düzgün konuşmasını, 4 yaşındaki çocuktan yazı yazmasını beklemek gerçekçi beklentiler olmaz.
Aynı yaş grubundaki çocuklar arasında bireysel farklılıklar olabileceğini göz önünde bulundurmamıza yardımcı olur. Çocukların davranışlarının nedenlerini düşünerek gelişim özelliklerine göre daha doğru yönlendirme yapmamızı sağlar.Yetişkin çocukların davranışlarını tek bir nedene bağlamak yerine alınacak önlemler konusunda yönlendirir. Örneğin anne-baba ya da eğitimcilerin, çocukların başarısızlıklarının sadece zekaya bağlı olduğu düşüncesinden alıkoyar.
Anne-baba ve eğitimcilerin çocuklardan beklentilerini, onların gelişim düzeylerine uygun planlamasında yardımcı olur. Her gelişim döneminin farklı ihtiyaçları olduğu, çocukların sağlıklı ve istenen bir biçimde gelişebilmeleri için bu ihtiyaçların karşılanması gerektiği konusunda yetişkini yönlendirir. Çocuğun ve gencin kendisi tanıma sürecinde rehber olabilmemizi sağlar