Ailede Annenin Rolü
Kadınların aile içerisindeki rol ve sorumluluklarına baktığımız zaman, ön plana çıkan iki başlıktan bahsetmek yerinde olabilir. Bunlardan biri eş olma rolü diğeri ise anne olma rolüdür. Bu rollerin ve sorumlulukların aile içerisinde netlik kazanması ve aynı zamanda esnekliğe sahip olması, aile içi ilişkileri sağlıklı ve işlevsel hale getirecektir.
Günümüzde kadınların en çok zorlandıkları konuların başında, aile içerisindeki anne ve eş rollerinin birbirine karışması, Eş ve anne sorumluluklarının birbirinden ayrılması oldukça önemlidir. Çocuklarına ayırdıkları zaman sebebiyle eşlerinden bazı serzenişler işiten kadınların sayısı az değildir. Çocukların bakımı, okulu, dersleri, gündelik ihtiyaçları ile ilgilenirken eşlerinin ihtiyaçlarına cevap veremeyen kadınlar kendilerini sıkıntıda hissedebilmektedirler. Eşleri ise, ihmal edildiklerini, önemsenmediklerini düşünüp mutsuz olabilmekteler. Şüphesiz, eşler arasında paylaşılanlar ile çocuklarla paylaşılanlar birbirinden çok farklıdır. Bu kadar koşturmanın arasında aile hayatı içerisindeki kadına yardımcı olabilecek neler vardır? İşi en çok kolaylaştıracak şey aile içerisinde rol dağılımı ve iş bölümü yapmaktır.Çünkü evlilik sadece aynı ortamı paylaşmak değil aynı duyguları da paylaşmaktır.
Anne Rolü:
Çocuk için anne; gözlerini açtığında ilk olarak gördüğü bağlanma ve sevgi nesnesidir. Varlığı güvence verir, sevgi ve bakım gereksinimini karşılar, çocuğun sağlıklı kişilik gelişiminde ayna görevi görür. Yokluğu ise bütün bu gereksinimlerin karşılanmaması veya (ileriki yaşlarda) kesintiye uğraması anlamına gelir.
Anne ve/veya bakım veren kişinin sevgisinin dengeli, sürekli ve tutarlı bir biçimde verilmesi, en az çocuğun beslenmesi için gerekli olan besin maddeleri kadar önemlidir. Annenin çocuğuna verdiği bakım ve çocuğu ile geçirdiği süre değil, niteliği önemlidir.Çocuğa verilen disiplinin ve ebeveyn-çocuk arasındaki ilişkilerde belirlenen sınırların, çocukların davranışlarının ve kişiliğinin gelişimindeki rolü büyüktür. Çocuklara sınırları belli özgürlükler sağlamak önemlidir. Çocuğa gelişimine uygun olamayan sorumluluklar yüklemek ve beklentiler geliştirmek, çocuğun gelişimini ve davranışlarını olumsuz yönde etkilemektedir.
Anne Yokluğu Ve Etkileri:
Anneden ayrılma çocuk ile anne figürü arasında anlamlı bir ilişki kurulduktan sonra bu ilişkinin kesilmesidir. Anne yoksunluğu ise bu ilişkinin hiç kurulmamış olmasıdır. Annenin yoksunluğunda ise, annenin ölümü, çocuğu terk etmesi ve bir daha hiç görüşülmemiş olması söz konusudur. Anne yoksunluğunun ya da anneden ayrılmanın çocuk üzerindeki etkisi; çocuğun yaşına, yoksunluktan ya da ayrılmadan önce annesi ile olan deneyimlerine göre farklılıklar gösterir. Özellikle ayrılığın uzaması durumunda zihinsel ve duygusal gelişmede duraklamalara, depresyon belirtilerine ileri yaşlarda ise okula uyum güçlüklerine ve davranış bozukluklarına rastlanabilir. Anne sevgisinden yoksun olan çocuklarda güven duygusunun yerini kuşku alır ve çocukta içe kapanıklığın başladığı görülür. Bedensel gereksinimleri karşılanan fakat anne sevgisinden yoksun olan çocuk; güçsüz ve huzursuz olur, daha çok ve daha sık ağlar. Ayrıca başkalarına karşı gerçek bir duygusal bağları bulunmaz, anti sosyal davranışlar sergilerler. Uzmanların görüşlerine göre düzensiz anneliğe bağlı olarak çocuklarda gözlenen tutum ve davranışlar şunlardır:
1. Çocuk daha sonraki yaşlarda aşırı bağımlılık gösterir.
2.Yetersizlik ve aşağılık duyguları geliştirir.
3.Benliğini ve diğer kişileri aşırı değerli ya da değersiz bulur.
4.Çocuk kendi zihninde kendisi de dahil olmak üzere herkesin bir iyi bir de kötü görüntüsünü oluşturur.
5.Ayrılığın sona ermesi durumunda da yeniden ayrılma korkusunun yarattığı anne-babaya endişeli bir biçimde bağlanma davranışı görülür.
Tek Ebeveynin Dikkat Etmesi Gerekenler:
Yeni ev düzeninizde açık ve net sınırlar koyun. Çocukların sınıra ve düzene ihtiyacı vardır. Beklenti ve görüşlerinizi açıkça belirtiniz ki onlar da nasıl davranmaları gerektiğini, yanlış davranmadan öğrenebilsinler.
Tek ebeveyn olmak oldukça yorucu ve yüklü bir iştir. İşleri olabildiğince paylaşın ve gerektiğinde yardım istemekten çekinmeyin.
Sevgi dolu ve duygusal anlamda besleyici bir ev ortamı hazırlayın. Çocuklarınızı ne kadar çok sevdiğinizi ve onlarla ne kadar gurur duyduğunuzu söylemekten çekinmeyin.
Kendinizle ilgilenmekten ve kendinize zaman ayırmaktan asla vazgeçmeyin. Tüm hayatınızı çocuklara “adar” şekilde yaşamak kısa sürede enerjinizi tüketeceği gibi, ihtiyacınız olan dinginlik ve rahatlığı da ortadan kaldıracaktır.
Güvenebileceğiniz bir sosyal destek sistemi oluşturun. İçinde anneniz, babanız, akrabalarınız veya yakın dostlarınızın yer alacağı, güç durumlarda bir telefonla ulaşabileceğiniz yakınlarınız size güven verecektir.
Çocuğunuz durumu ne kadar olgun karşılarsa karşılasın, ona arkadaşınızmış gibi davranmayın. Çocukların her zaman anne ve babaya ihtiyacı vardır. Ve onlar istediklerinde, zor anlarında arkadaşlarıyla birlikte olmayı seçebilirler.
Yeni hayatınız ve düzeniniz hakkında gerçekçi beklentiler ve amaçlar koyun. Hangi şartlar altında sizi ve çocuğunuzu nelerin beklediği konusunda sahip olacağınız öngörüler, herhangi bir durumla karşı karşıya kaldığınızda daha soğukkanlı davranmanızı sağlar.
Hata yapabileceğiniz veya her şeyin, her zaman yolunda gitmeyeceği konusunda kendinizle barışık olun. Uyum sağlayabilmeniz için kendinize zaman tanıyın ve elinizden gelenin en iyisini yaptığınıza inanın.
Akrabalarınız ve aile bireyleri ile görüşmeyi sürdürün. Bu hem çocuğun ailenin sürekliliği konusunda kendini güvende hissetmesini sağlar hem de yalnız kalmadığı mesajı kendine ulaşır.
Tek ebeveyn olmanın ne kadar zahmetli bir şey olduğunu söylemek veya diğer ebeveyn hakkında olumsuz yargılarda bulunmak, çocuğun aklında oluşturmaya çalıştığı ebeveyn rolüne zarar verecektir. Bu yüzden onun yanında bu konularda konuşmaktan kaçının.
Çocuğunuza uygun olmayan sorumluluklar vermeyin. Özellikle kültürümüzde çok rastlanan, erkek çocuklarına “evin erkeği” rolü çocuk için oldukça ağır bir sorumluluktur. Bu; çocuğun yaşının gereklerini yaşamasına ve bireyselleşmesine engel olur.
Tek kalan ebeveynler kendi rolleri dışında kalan diğer rolü de üstlenmeye çalışırlar. Ancak bu rol karmaşası hem ebeveyni yorar hem de çocuğun aklının karışmasına neden olur. Dolayısıyla her ebeveyn kendi rolünü üstlenmeyi sürdürmeli ve her türlü sorumluluk ve işi tek başına halletmeye çalışmanın zorluğunu ve yıpratıcılığını unutmamalıdır.